Bugün üç ülke arasındaki ticaret rakamları potansiyelin oldukça gerisinde seyrediyor. Enerji, tarım, sanayi ürünleri, savunma ve lojistik gibi sektörler geniş bir işbirliği zemini sunmasına rağmen ilişkiler hâlâ ikili bazda sınırlı ilerliyor. Bu noktada ticaretin gelişmesi için üç ana başlık öne çıkıyor: lojistik entegrasyon, sektör çeşitliliği ve ortak pazar vizyonu.


1. Lojistik ve Ulaştırma Koridorları


Türkiye’nin Marmara ve Ege limanları, Azerbaycan’ın Hazar üzerinden Orta Asya bağlantıları, Sırbistan’ın ise Avrupa iç hatlarıyla entegrasyonu sağlanırsa üçlü ticaret ciddi ivme kazanır.


Bakü–Tiflis–Kars demiryolu hattının Sırbistan’a kadar uzatılması ya da bu hattın Avrupa’daki demiryolu ağlarıyla doğrudan bağlantısı kritik önemdedir.


Karayolu taşımacılığında gümrük kolaylıkları ve dijitalleşme, maliyetleri aşağı çeker.


2. Enerji ve Sanayi İşbirliği


Azerbaycan’ın doğalgazı ve petrolü Türkiye üzerinden Sırbistan’a ulaştırılabilir; bu sadece enerji güvenliği değil, aynı zamanda ortak sanayi yatırımlarına kapı açar.


Türkiye’nin otomotiv ve beyaz eşya üretiminde, Sırbistan’ın tarım ve gıda işleme sanayisinde, Azerbaycan’ın petrokimya ve enerji teknolojilerinde avantajı bulunuyor. Bu alanlarda üçlü ortak üretim tesisleri kurulabilir.


3. Tarım ve Gıda Güvenliği


Sırbistan’ın tarımsal üretim kapasitesi, Azerbaycan ve Türkiye’nin gıda işleme sanayisiyle birleşirse ortak markalar yaratılabilir.


Helal gıda ve bölgesel mutfak ürünleri, özellikle Ortadoğu ve Körfez pazarına ihracat için avantaj sağlar.


4. Dijitalleşme ve Finansal Entegrasyon


Üç ülke arasında dijital gümrük uygulamaları ve ortak ödeme sistemleri ticaret hızını artırır.


Türk Eximbank, Azerbaycan yatırım fonları ve Sırbistan’ın AB fonlarına erişim imkânı, ortak projelere finansal zemin sağlar.


5. Kültürel ve Stratejik Yakınlık


Türkiye ile Azerbaycan’ın “tek millet, iki devlet” anlayışı, ekonomik alana da taşınmalı. Bu bağa Sırbistan’ın Balkan kapısı rolü eklendiğinde üçlü işbirliği sadece ticari değil, bölgesel güç odağı haline gelir.


Ortak fuarlar, ticaret heyetleri ve üniversite–sanayi işbirlikleri, uzun vadede karşılıklı güven ve yatırım artışı sağlar.



Türkiye–Azerbaycan–Sırbistan hattı, sadece üç ülke arasındaki ticareti büyütmekle kalmaz; aynı zamanda Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanan yeni bir ticaret köprüsü yaratır. Enerjide Azerbaycan’ın, lojistikte Türkiye’nin, tarımda Sırbistan’ın güçlü yanları birleştirilirse, üçlü ticaret bölgesel ekonomide yeni bir “orta hat” olarak yükselebilir. Sorun, bu vizyonu sadece protokol fotoğraflarında değil, somut projelerde hayata geçirmekten geçiyor.